ALİEKBER ÇARİ DEDEMİZ ALEVİLİKTE ZAKİR (SAZIN) ÖNEMİ

ALEVİLİKTE ZAKİR(SAZIN) ÖNEMİ
Zakir’in isminin anlamına baktığımızda, zikreden, anan, Allah’ın gerektiği gibi teşbih ve tembih edendir. Zakir Alevi cemlerinde, muhabbet meclislerinde, güzel sedasıyla, sesiyle, nefeslerle(deme), duaz, tevhit, güzelleme, öğüt verici nefesleri ile sazı eşliğinde çalıp söyleyerek, insanların gönüllerini coşturur, dinleyenlere manevi bir haz verir. Verdiği manevi hazın yanında, Zakir’in zikrinin, söylediği nefeslerin eğitici, öğretici yanı da vardır. Öyle ki asırlardır yazılı kaynakları imha edilen, yazmalarına yasak konulan Aleviler, Zakirlerin, Pirlerin, bu manada söylediği nefesler ile Hak Muhammed Ali yolu öğretisi, düsturu insanların gönüllerine doğallığı bozulmadan aşkla yazıldı. Ne kadar bu hak yolunun düşmanları bu yolu yok etmeye çalıştıysalar da Zakirlerin, Pirlerin hak nefesleri sayesinde bu kötü amellerine ulaşamadılar. Çünkü Zakir’in mızrabının bir tınısı zalimlerin bin kılıç darbesinden daha evdal etkiliydi. Gerçek böyle olmasa, onca zulüme, kıyıma, sürgüne karşı insanlar yolundan dönerlerdi.

Aşk atına binen yorulmaz
Gönül defterine yazılan silinmez

Zakirlerin müthiş bir belleği vardı. Sazını eline alınca, saatlerce, muhabbet meclislerinde demeler, nefesler söyleyip insanların gönüllerindeki o yol aşkını hep canlı tutarlardı. Zor, buhranlı, kaos ortamında insanlara söylediği nefeslerle manevi bir güç verdiler. İnsanların gönüllerine sevgi ektiler, umut ektiler, hoşgörü, kardeşlik ektiler, yol aşkı ektiler.

Âdem ata ekti ekini
Toprakta saklar onun kökünü

Zakir sadece cemde(güvende) zakirlik etmez, toplum içinde sözünü nefesine pirden sonra itibar edilen insan olarak, bu manada toplum içerisinde etkin görevde yürütür. Çünkü cemlerde bir post sahibidir. O postta oturur hızmat yürütür. Zakir’in oturduğu posttun piri(İmam-ı Zeynel, İmam-ı Cafer, kırklar meclisinde Cebrail Aleyisellam olarak söylenir, doğrusunu hak bilir.) Zakir’in nefesine, tınısıyla eşlik eden elindeki sazı Zakir’in eli koludur. Münkire karşı hakkın batını kılıcıdır. Hak nefesi söyleyen insana, doğanın, tabiatın destek nidasıdır. O nida öyle güçlüdür ki Zakir mızrabını pirin desturuyla dokununca sazına, sazdan çıkan o nida(Tını) insanın tivitlerinin(tüylerinin) diken diken olmasına, insanın aşk oduna yanmasına, gönül pınarlarının akmasına sebebiyet verir. Şöyle ki Davut peygambere yüce Allah doğru yolunu anlatmak için peygamberlik verdi. Davut peygamber insanları, bir türlü bir araya toplayıp, insanlara hak kelamını anlatamadı. Bunun üzerine yüce yaratan, Cebrail’i vesile kılarak, Davut peygambere bir çalgı öğretti. Derler kadim atalarımız uda benzeyen bu çalgının ismi “Mezamir” idi. Yüce Allah Davut peygambere Zebur kitabını, hak kelamını bahş eyledi. Zebur’un diğer ismi Mezamir idi. Davut’a yüce Allah öyle bir güzel ses vermiş idi ki Davut Mezamir’i eline alıp, hak nefesi söylediği zaman cümle mahlûk dağlar taşlar ona eşlik ederdi der. Hak kelamı Kuran, Davut peygamber(Zebur’u) hep Mezamir eşliğinde, halka ilan ettiğini Kuran’da doğrular ve över.(Aleviler saza “Telli Kuran” demesindeki manada budur.) Bunu Davut peygambere belleten yüce Allah, Davut peygamber Allah’ın buyruğunu yerine getirdi. Bu manada Alevilerin saz eşliğinde ibadet etmesine, Allah’ı zikir etmesine Cümbüş diyen sazı günah sayan, cahil Emevi kalıntısı güruh, Davut peygamberin elindeki Mezamirle hak kelamı Zebur’u avazla söylediğini, bununda hakkın buyruğu olduğunu görmeyecek kadar kör cahillerdir. Bu manada yüce yaratan buyurdu: Bakara 18 “Onlar sağırdılar(Hakkı işitmezler), dilsizlerdir(İmanı ikrar etmezler), kördürler(Anlayış gözü ile hakkı ayırt etmezler), artık onlar(Bu hallerinden) dönmezler.” Biz Aleviler Şah Hatayi’nin deyimiyle “Hak deyip tuttuğumuz yoldan ayrılmayız.”
Zakirlerin söylediği nefeslerde ustalıkla işlenen batini sırlarda vardır. Bunu ancak ehli olan anlar. Alevi yoluna karşı yürütülen, yok etme propagandasına karşı önlem için Alevi yolu erkânı başta yedi ulu ozanlar olması gerçeğiyle Zakir, Âşıklar, Ozanlar, Sadıklar, Pirler, Mürşitler olarak bir kilim dokur gibi Alevi yolunu nefeslere dokudular. Her ilmeğinde bir mana gelecek nesile bir mesaj vardı. İşte Zakirler böyle bir kutsal bir misyonu yol içinde üstlenmişlerdi. Bu görevlerinde bu zamana kadar layıkıyla yapmışlar ki yolumuz onca kıyıma rağmen günümüze kadar geldi. Günümüzde de zakirlik hızmatı yürütmek isteyen canlarımız bu manada yetişip, pişip donanım sahibi, heybesi dolu olarak, bu kutsal görevi üstlenmesi gerek ki yolumuza, toplumuza faydası olsun! Kaldı ki kendi söylediği nefesin manasını bilmeyen, dinleyene manasını nasıl verecek? Bu yol yürüyecekse, itikatlı, ikrarlı, donanım sahibi Pirlerle, Mürşitlerle, Rehberlerle, Zakirlerle, Taliplerle yürüyecek. Bu sorumluluğunu bilip yola beli diyenlere Allah eyvallah.
ERENLER EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI
ERENLER CEMEVİ DEDEMİZ
ALİEKBER ÇARİ